Nörolojik aciller oldukça sık görülür ve genellikle uzun ve kısa dönem sonuçları bakımından yıkıcıdır. Acil servislere başvuran hastaların yaklaşık %5'inin nörolojik semptomları vardır. En sık görülen semptomlar veya tanılar baş ağrısı, inme, nöbetler ve santral sinir sistemi (SSS) enfeksiyonları olarak sayılabilir. Son yıllarda, nörolojik şikâyetlerle hastaneye gelen hastalar için geliştirilmiş zamana bağlı tedaviler, hızlı ve doğru tanının önemini giderek arttırmıştır. Nörolojik acillerin tam olarak değerlendirilmesi sıklıkla tanı ve tedavi açısından gelişmiş merkezlere transferi gerektirebilir. Tanı ve/veya tedavideki gecikmeler olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bu yüzden tanı koymada standardizasyon oldukça önemlidir. Biz de, en güncel nöroloji kılavuzları eşliğinde nörolojik aciller hakkındaki bilgileri online uluslararası nörolojik aciller sempozyumu aracılığı ile güncelleyip pekiştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca bu sempozyumu uluslararası platformda gerçekleştirerek diğer ülkelerdeki sağlık çalışanlarının nörolojik acillere bakış açısını ve ülkelerindeki uygulamalar hakkında da bilgi sahibi olmayı hedefliyoruz. Böylece bizim ülkemizde nörolojik aciller uygulamasını katılımcı ülkelerle entegre edip daha iyi sağlık hizmeti sunmayı hedefliyoruz. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı ve Acil Tıp Anabilim Dalı ile Tebriz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı ortaklığıyla gerçekleştirilecektir. Uluslararası sempozyumu online olarak gerçekleştirmeyi planlamaktayız ve düzenlediğimiz ilk uluslararası sempozyum olacaktır. Sempozyum üniversitemizde çalışmakta olan öğretim görevlilerinin aktif katılımları ile yapılması planlanmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi tarafından 9-10 Ekim 2021 tarihlerinde “SODEII 2021 SYMPOSIUM OF DISASTER & EMERGENCY, INFORMATION & INTERVENTION 2021: Information Management and Response in Disaster and Emergencies” gerçekleştirilecektir. Sempozyumumuz, aşağıdaki konu başlıklarını ve bu konuyla ilişkili alt başlıkları ele almak, gündeme getirmek ve tartışmak üzere birçok üniversiteden güzide bilim insanlarını, çeşitli kurum ve kuruluşlardan araştırmacı ve alan uzmanlarını bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Sempozyumda Afet Yönetimi, Acil Durum Yönetimi ve Bilgi Yönetimi farklı disiplinleri bir araya getiren çalışmaların sunulması ve tartışılması amaçlanmaktadır. Konu kapsamının genişliği çok farklı başlıkların geliştirilmesi ve ele alınmasına olanak tanımakta; özellikle afet ve acil durum yönetiminde bilgi ve iletişim teknolojilerinin daha etkin kullanılması konusunda ufuk açıcı ve yol gösterici etkilerinin olması beklenmektedir.
Strok, beynin belli bir bölgesine kan akımının oklüzyon veya hemoraji sebebiyle sağlanamaması sonucu oluşan klinik tablodur. Strok hemorajik ve iskemik strok olmak üzere ikiye ayrılır. İskemik strok, tüm strok içerisinde 87 gibi yüksek bir oranla en sık görülen tipidir. İskemik strok, fokal serebral, spinal ya da retinal infarkt sebebiyle oluşan nörolojik disfonksiyon olarak tanımlanır. Akut İskemik strokun en önemli nedeni aterotrombotik olaylardır. Ateroskleroz büyük ve orta çaplı arterleri tutan endotelyal disfonksiyon ve damar duvarı intima tabakasında lipid ve inflamatuar hücre birikimi ile karakterize, kompleks bir durumdur. Dolaşımdaki monositler damar duvarına göç etmekte ve endotelyal hasara yol açabilecek çok sayıda sitokin ve büyüme faktörünün salınımına yol açmaktadır. Endotel hasarlanması sonucunda inflamatuar süreç aktif hale gelmektedirAdropin, 2008 yılında Kumar ve arkadaşları tarafından keşfedilen bir peptid hormonudur. Adropin karbonhidrat-lipit metabolizması, metabolik hastalıklar, merkezi sinir sistemi fonksiyonu, endotel fonksiyonu ve kardiyovasküler hastalığa katılmaktadır. Bu proteinin, tam rolü ve etki mekanizması ile ilgili çalışmalar halen yetersizdir. Kesin fizyolojik rolleri hakkındaki bilgilerimiz gelişmeye devam ederken, son veriler enerji homeostazında, glikoz ve yağ asidi metabolizmasının kontrolünde rol oynadığını göstermektedir. Birçok çalışmada adropinin lipid metabolizmasını düzenleyebildiği, insülin direncini iyileştirdiği ve vasküler endotel hücre fonksiyonunu iyileştirdiği ve anti-enflamatuar özellikleri olduğu gösterilmiştir.Adropinin kimyasal reaksiyonlardaki karmaşık etkilerine bağlı olarak, nörogenesis, nörotoksisite, damar duvarı geçirgenlik artışı, lokomotor koordinasyon, apoptozis ve özellikle anjiyogenez ve nöroproteksiyon üzerine etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Adropin, vasküler endotel büyüme faktörü reseptörü 2’xxyi (VEGFR2) aktive eder. VEGFR2’de fosfatidilinositol-3 kinaz /serin, treonin kinaz (PI3K / Akt) ve ekstrasellüler sinyal düzenleyici kinaz 1/2 (ERK1/2) aktive eder. Aynı zamanda adropin endotelyal nitrik oksit sentazın düzenlenmesinde de rol alır. Böylece adropin endotel hücrelerinin proliferasyonunu, göçünü ve kapiller benzeri yapıların oluşumunu arttırır. Ancak Adropinin muhtemel bu etkilerine yönelik literatürde bir çalışma bulunmamaktadır.Çalışmamızda, literatürde ilk kez olarak, Adropinin strok hastalarındaki düzeyleri araştırılarak kontrol gurubu ile karşılaştırılacaktır. Adropinin iskemik ve hemorajik strok hastaları arasındaki düzeyler arasında farklılıklar olup olmadığı incelenecek, iskemik strok tedavisinde tPA tedavi endikasyonu olmayan, tPA verilen ve girişimsel müdahale yapılan hastaların serum Adropin düzeyleri araştırılacaktır. Yine literatürde ilk defa olmak üzere, Adropin düzeyi ile strok gelişimi açısından predisposan ve prognostik bir ilişkisi olup olmadığı incelenecektir.
Bu çalışmada deneysel olarak, intravitreal dopamin agonist ve antagonistlerin davranış ve bazal ganglionlar üzerine etkilerinin araştırılarak, bellek, davranış ve lokomotor sistemlerdeki dejenerasyonlardan kaynaklanan şizofreni, demans ve parkinson gibi hastalıkların öncü belirtilerinin tespitinde kullanılan yöntemlerin geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Bu amaçla biz bu çalışmamızda Benidipin’in antiepileptik etkinliğini tek başına ve Valproik Asitle kombine olarak ratlar üzerinde biyokimyasal ve immunohistokimyasal analizler ile araştırarak ortaya koymayı hedefledik. Çalışmamız kapsamında, sağlıklı ratlar 7 gruba bölündükten sonra 6 grup ratlarda Pentilentetrazol (PTZ) ile deneysel olarak epileptik aktivite oluşturulacaktır. Nöbet geçiren ratlara gruba özgü tedavi planlaması yapılarak, Benidipin 2 mg/kg, Benidipin 4 mg/kg, Benidipin 2mg/kgValproik asit 200 mg/kg, Benidipin 4mg/kgValproik asit 200 mg/kg ve son gruba da sadece Valproik asit 200 mg/kg tedavisi verilecektir. Böylece bu çalışmamızda Benidipin’in antiepileptik etkinliğini tek başına ve Valproik Asitle kombine olarak ratlar üzerinde biyokimyasal ve immunohistokimyasal analizler ile araştırarak ortaya konulacaktır.