Sermaye akımlarının yönü, riskin minimum getirinin maksimum olduğu ülkelere doğru kaymaktadır. Yatırımcı, özellikle gelişmekte olan ülkelere sermayesinin kaydırırken, ülkenin verdiği faiz oranına bakmakla birlikte ülkenin siyasi konumu ve muhtemel istikrarsızlık belirtilenin göz önüne alarak yatırımını şekillendirir. Özellikle son yıllarda gelişmiş ülkelerin uyguladığı genişletici para politikaları sebebiyle uyguladıkları düşük faiz hatta negatif faiz politikaları sermayeyi gelişmekte olan ülkelere kaydırdı. Sermaye akımları gelişmekte olan ülkeler için, bunlar, Türkiye, Brezilya, Pakistan, Güney Afrika, hem risk hem avantaj oluşturmaktadır. Hani sermaye giriş çıkışları ekonomik büyümeye belirsizlik ortamı yaratmakta ve yatırımları sekteye vurmaktadır.Amerikan Merkez Bankası (FED) 2008 krizini atlatılması için uyguladığı genişletici para politikasını, sürekli borçlanma politikası, 2015 yılında durdurmaya karar vermiş ve faiz oranını belli bir döneme yayarak yükselteceği açıklamasını yapmıştır. Bu durum iktisat teorileri gereği akıllara sermayenin yatırım için en güvenilir ülke olan ABD’ye geri kayacağı beklentilerini oluşturmuştur. Ancak bunun aksine görülmektedir ki sermaye belli bir getiri miktarına karşılık belli bir oranda risk kabul etmektedir. Buradan yola çıkarak sermaye akımlarının yönünü belirlemede artık psikolojik faktörlerinde içinde olduğu bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Bundan sonra ülkelerin ekonomi politikalarını belirlerken uygulayacakları stratejiler ve kullanacakları göstergelerde değişecektir. Sermaye akımlarına yeni bir soluk, şu an finans piyasasının ihtiyacıdır. Bu araştırmanın konusu sermaye akımlarını gelişmekte olan ülkeler için cazip kılmada ve hani çıkışlarını önlemede belirlenecek ekonomi politikalarının “Oyun Teorisi” ile uygulaması yapılacak ve ortaya bir sonuç çıkacaktır.