Günümüz sanayi ve teknolojisinde meydana gelen hızlı büyüme ve gelişme nedeniyle çok fonksiyonlu malzemelerin üretilmesi ve yoğun bir şekilde araştırılması hız kazanmıştır. Bunun bir sonucu olarak da malzemelerin mevcut özelliklerinin daha verimli bir hale getirilmeye çalışılması kaçınılmaz olmaktadır. Bu nedenle farklı katkılama fikirleri ortaya atılmıştır. Son birkaç yıldır, özellikle yarıiletkenleri, katkılayarak mevcut özelliklerini iyileştirmek ve endüstrideki farklı alanlara uygulamak için, katkılama işlemi önemli bir haline gelmiştir. Bu işlemin yarıiletken endüstrisindeki uygulamaları, özellikle nanoelektronik ve nanofotonik çok hızlı gelişen teknolojik alanlardır. Nadir toprak iyonları sahip oldukları olağanüstü fotonik, manyetik, fotokatalitik ve fotovoltaik özellikleri ile katkı maddeleri olarak farklı yarıiletken türlerinde yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Diğer taraftan, büyük yüzey/hacim oranı ve kuantum tuzaklama etkisi nedeniyle, nano-ölçekteki konakçı malzemelerin fizikokimyasal özellikleri, katkılı nadir toprak iyonlarının lüminesans özelliklerini ve uyarılmış durum dinamiklerini etkileyerek önemli ölçüde farklılıklar meydana getirebilir. Özellikle, geniş optik bant aralığına sahip yarı iletken nanokompozitlere gömülü nadir toprak iyonlarının lüminesansının, bu iyonların parite seçim kurallarınca yasaklanmış 4f-4f geçişlerinin doğrudan uyarılması genellikle verimsiz olduğundan, konakçıdaki eksiton rekombinasyonu ile verimli bir şekilde hassaslaştırılabilmesi oldukça önemli bir araştırma konusu haline gelmiştir. Çeşitli nadir toprak iyonlarının yarıiletken kafeslerine dahil edilmesiyle, keskin ve çok renkli emisyonlar elde edilerek, son derece hassas biyolojik etiketleme, aydınlatma ve ekranlara yönelik artan talepleri karşılayacaktır.Önerdiğimiz araştırma projesi kapsamında, birçok fonksiyonel özelliği bünyesinde barındıran geniş enerji band aralığına sahip II-IV yarıiletken grubunun bir üyesi olan nadir toprak iyonları katkılı ZnO nano-parti...
Son birkaç yıldır, nadir toprak iyonu (RE) içeren bileşikler, lazerler, fosforlar, katı oksit yakıt hücreleri, bariyer kaplamalar, kataliz, sensörler, ferromanyetikler ve fotovoltaikler dahil olmak üzere bir dizi uygulama için kapsamlı bir şekilde araştırmaların temelinde bulunmaktadırlar. Bu tip iyonların absorpsiyon ve emisyon spektrumları keskin çizgiler göstererek optiksel açıdan büyük avantajlar sağlamaktadır. Nadir toprak iyonları ile yapılan fosfor tabanlı malzemelerin, yapılardaki farklı nadir toprak iyonları ile optik ve manyetik özelliklerinin değişmesi ve izomorfik yapılarda farklı bileşimlere sahip fosforların sentezlenmesi, belirli uygulamalar için çok işlevli özellikleri bünyesinde barındırabilir. Fosforların özel bir grubunun üyesi olan perovskit tipi zirkonatlı yapılar, çarpıcı fiziksel özellikleri nedeniyle son yıllarda çeşitli teknolojik uygulamalar için dikkat çeken seramik alkali toprak malzemeleridir. Zirkonatların öne çıkan özellikleri arasında elektriksel, piezoelektrik, mekanik özellikleri ve yüksek kimyasal kararlılıkları yer almaktadır. Özellikle nadir toprak iyonu katkılı zirkonatlar, yapıda oluşabilecek zayıflıkların katkı iyonları ile kapatılarak mevcut özelliklerinin daha iyi duruma gelmesini sağlayacaktır. Böylece, hazırlanan nadir toprak iyonu katkılı perovskit tipi fosforlar, iyileştirilen özellikleri ile alan emisyon ekranı (FED) ve plazma ekran paneli (PDP) cihaz uygulamaları gibi birçok teknolojik alanda önemli yapı malzemesi olarak kullanılabilecektir.
Radyasyon, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerjinin emisyonu veya aktarımıdır. Ağır çekirdekler alfa(α) ışını(helyum çekirdekleri) yayabilir veya fizyon reaksiyona maruz kalabilirler. Bu tepkimelere maruz kalarak parçalanan maddelere 'radyoaktif madde', çevreye yayılan alfa, beta ve gama gibi ışınlara ise 'radyasyon' adı verilmektedir. Dünya üzerindeki tüm varlıklar toprakta, havada ya da suda olması fark etmeksizin sürekli doğal veya yapay radyasyon kaynakları tarafından ışınıma maruz kalmaktadırlar. Maruz kalınan radyasyonun zararlı etkilerinden etkilenmemek için zaman, mesafe ve zırh olmak üzere üç duruma dikkat edilmelidir. Radyoaktif kaynaktan çıkan ışınıma maruz kalınma süresi ne kadar artarsa veya ışımanın ne kadar yakınında bulunulursa vücuda etki eden radyasyonun dozu bir o derecede artmaktadır. Radyonüklitlerin yaydığı radyasyon çok kuvvetlidir kilometrelerce uzaktan bile ışınıma maruz kalınabilir. Bu kuvvetli radyoaktif maddelerin etkilerinden yalnızca zırhlama yapılarak korunabilmektedir. Radyasyon kaynağı ile kişi arasına konulacak engel alınan dozu en aza indirecektir. Değişik radyasyon tipleri için seçilen zırh farklı olmalıdır. Zırhlama için özellikle yüksek gericiliğe sahip gama radyasyonu için ağır kurşun bloklar ve plakalar kullanılmaktadır. Kurşunun ağır, yüksek sıcaklıklarda erime özelliği ve zehirli yapısı olması nedeniyle kullanımı zor ve risklidir. Bu nedenle giyilebilir teknolojilerde (kurşun önlükler ve eldivenlerde) kullanımı uygun değildir. Günümüzde radyasyon soğurma özelliği arttırılan ve kullanıma uygun yeni tür malzemelerin sentezlenmesi bu nedenle önem arz etmektedir. Ülkemizin en önemli yeraltı zenginliklerinden olan Bor madeni ve bor bileşikleri çok geniş bir kullanım alanına sahiptir ve günümüzde kullanım alanları giderek artmaktadır. İlaç sanayisinden, temizlik maddesinden ve nükleer endüstriye kadar birçok dal da bor bileşiklerinin kullanımı mevcuttur. Yeni araştırma ve kullanım a...
Günümüzde farklı yaş gruplarında kemik bozuklukları ve bu bozukluklardan kaynaklı hasarlar giderek artmaktadır. Bu rahatsızlıklarda implant tedavileri kemik dokuların yenilenmesi için uygun yöntemler olsa da yavaş ve pahalı yöntemler olmaları nedeniyle istenilen fonksiyonel etkiyi oluşturamamakta ve bu alanda yeni çalışmalar yapılması gerektiğinin işaretlerini vermektedir. Kemik doku mühendisliği alanında yapılan doku iskelesi çalışmaları bu tedavilere göre daha hızlı sonuç alınan, ekonomik yöntemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Doku mühendisliği, biyomalzemelerden kaynaklı bazı aşılamamış sorunlara çözüm sunmaktadır. Özellikle nanokompozit biyomalzemelerin tasarımındaki kemik ve kıkırdak onarımı için mevcut nanokompozitlerin ve sentetik biyomalzemelerin hücrelerin biyolojik etkisiyle birlikte doğal dokunun özelliklerinin ve yapılarının iyileştirilmesine yönelik üstün özellikli biyomalzemelerin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bir doku mühendisliği alanı olan kemik doku mühendisliği özellikle hasar görmüş kemik dokusunu onarmak ve dokunun tekrar yapılandırılmasını sağlamak için doku iskelelerini, kemikte bulunan hücrelerin işlevlerini ve büyümelerini kullanarak kemik dokusunun fonksiyonlarını en iyi şekilde simüle etmeyi amaçlar. Kemiklerin doku mühendisliği alanında incelenmesinin önemli sebeplerinden birisi, bir bireyin yaşamının başından sonuna kadar sürekli olarak yeniden yapılanması ve onarılmalarıdır. Sahip oldukları bu mükemmel yenilenme potansiyeli kemikleri doku mühendisliği uygulamaları için uygun bir hale getirir. Bu bağlamda özellikle ortopedi ve tramtolojide yaşanan problemler ışığında kemik doku mühendisliği alanında biyopolimerik matrisli nano katkılı kemik doku üretimleri ve karakterizasyon çalışmaları artarak günümüze kadar gelmiştir. Hidroksiapatit (Hap), nano boyutta kemiklerde ve dişlerde bulunan bir mineral bileşiğidir. Kemiklerde ve dişlerdeki HAp'nın kristal yapısı, kemik dokusuna esneklik ve güç sağlar. Mineral kristaller, proteinler ...
Ülkemizin en önemli yeraltı zenginliklerinden olan Bor madeni ve bor bileşikleri çok geniş bir kullanım alanına sahiptir ve günümüzde kullanım alanları giderek artmaktadır. İlaç sanayisinden, temizlik maddesinden ve nükleer endüstriye kadar birçok dal da bor bileşiklerinin kullanımı mevcuttur. Yeni araştırma ve kullanım alanları oldukça artmaktadır. Özellikle dünyadaki toplam bor rezervinin %65-70'i Türkiye'de olması Bor'un ülkemiz için bilimsel çalışmalarda kullanım alanlarının yaygınlaşması ayrı bir önem taşımaktadır. Projede, "borat tabanlı" bu yeni özgün nanopartiküllerin sentezi tutuşma reaksiyonu metodu ile yapılacaktır. Bu çalışmada, tutuşma yöntemi kullanılarak üretilen nadir toprak elementi (NTE) katkılanmış ve katkısız Borat tabanlı malzemelerin yapısal ve kimyasal karakterizasyonları, X-ışını toz kırınım (XRD) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM-EDX) analizleri ile yapılacaktır. Karakterize edilen NTE katkılanmış ve katkısız fosfat tabanlı fosforlarının optik özellikleri fotolüminesans (PL) ve dozimetrik özellikleri ise termal uyarımlı lüminesans (TL) yöntemi kullanılarak test edilecektir. Çeşitli katkı oranlarında NTE elementi katkılandırılarak incelenecek olan fosfat tabanlı malzemeler için lüminesans verimin en fazla olduğu katkı oranı belirlenmekle birlikte ve malzemede ''concentration quenching'' olayının gerçekleşip gerçekleşmediği de araştırılacaktır. Elde edilen fotoluminesans verilerinin ışığında üretilen malzemelerin enerji seviye şemaları oluşturulacaktır. NTE katkılı (örneğin Eu, Sm) fosfat tabanlı fosforlar beyaz LEDler için potansiyel bir kırmızı fosfor olabilir. Üstün ömür süreleri, verimliliği, güvenirliliği ve de güç tüketimindeki belirgin azalmalarından dolayı bu beyaz LEDler katihal aydınlatma ve görüntüleme alanlarında geniş ölçüde kullanılmaktadır. Çalışmada elde edilen sonuçlar bu tür bir teknolojik uygulamaya ev sahipliği yapması beklenmektedir. Dozimetrik malzemeler içinse önemli olan doğrusa...
Günümüzde küresel ölçekte yaşanmakta olan salgın hastalıklar, insanlık tarihinin başlangıcından beri kitlesel ölümlere, ekonomik çöküşlere ve toplumsal çalkantılara neden olmuştur.İnsan yaşamını etkileyen ve hastalık yapan mikroorganizmalar su, besin, hava ve temas yoluyla bulaşmasının önlenmesi veya kapalı ortamlardaki varlığının giderilmesine yönelik çalışmalar, günümüzde de bilim dünyası için büyük önem taşımaktadır. Bu amaçlarla kullanılan anti mikrobiyal kimyasallara karşı giderek direnç kazanan mikro organizmaların dezenfeksiyonu için yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de büyük öneme sahiptir. Gunumuzde temel olarak yapılarındaki protein, karbonhidrat ve lipit moleküllerinden oluşmuş bu mikro organizmaların parçalanması ya da işlevsiz hale getirilmesi için geliştirilmiş birçok kimyasal ve fiziksel metotlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu metotlar arasında ışığın kullanıldığı fotokataliz ve upconvertion (UC) yoluyla dezenfeksiyon ilgi çekici tekniklerden biridir. Proje kapsamında, sentezlenecek yüksek fotokatalitik verime sahip nano malzemeler katkılandırılarak oluşturulacak kompozit fiberler ile mikro organizmaların temel yapıtaşlarının parçalanması planlanmaktadır.Tutuşma reaksiyonu metodu ile sentezlenecek fosfor ve katalitik malzemelerin nano ölçekte kristallerden oluşması planlanmıştır. Bu sayede çok geniş yüzey alanlarının ve yüzey aktif kuvvetlerinin büyük olması, yüksek reaktiviteleri, yüksek adsorpsiyon kapasiteleri, katalitik potansiyelleri, yüksek pH dayanıklılığı ile kimyasal ve mekanik dayanımlarının yüksek olması sağlanacaktır. Projede, üretilen nanokristallerin kristal fazlarının belirlenmesi için X-ışını spektroskopisi (XPS), morfolojik özelliklerinin tayini için taramalı elektron mikroskopisi (SEM) den yararlanılacaktır. Fiber polimeri -- organik katyon -- nanokristal arasında oluşacak bağların tayini için X-ışını fotoelektron spektroskopisib(XPS) kullanılması planlanmıştır. UC fosforların freka...
Kanser dünyada, son teknolojik gelişmelere rağmen halen ölüm nedenlerinin başta gelenidir. Son istatistiksel bilgilere göre 2025 yılında dünyadaki kanser hastası sayısının 18 milyonun üzerinde olacağı belirtilmiştir. Prostat kanseri tanısı alan her altı kişiden üçü tedavi edilemediği yada mevcut tedavilere yanıt vermediği için ölmektedir. Prostat tümörleriyle teşhis anında %80 oranında ileri evre tümör olarak karşılaşılmaktadır. İleri evre teşhisi konulan hastalarda lezyonun büyüklüğü çoğu kez cerraha müdahale şansı tanımamaktadır. Etkili bir kemoterapötik ajan bulunmayışı, radyoterapinin yetersiz kalışı sebebiyle prostat kanserinin tedavi edilebilmesi için yeni ilaç ve tedavi metotları geliştirilmesi hayati önem arz etmektedir.Fotodinamik Terapi (FDT) kanser tedavisinde kullanılan FDA tarafından onaylanmış, ışık kaynağı ve fotoduyarlı maddenin kullanıldığı, özellikle solid tümörlerde etkili olan minimal girişimsel bir tedavi yöntemidir. FDT geleneksel yöntemlerdeki birçok yan etkiden arındırılmıştır. İyonize ışık kullanılmaması, lokalize olması ve sağlıklı dokularda hasara yol açmaması, tekrarlanabilir olması, minimal girişimsel olması, tedavi sırasında ve sonrasında oluşan kusma, saç dökülmesi, ağrılı kramplar gibi yan etkilerin yok edilerek hasta refahını arttırması, tedavi süresinin kısalmasıyla hasta psikolojisinin iyileştirilmesi FDT nin avantajlarındandır. FDT ışığa duyarlı bir ilacın intravenöz ya da topikal olarak verilmesi, sonrasında özel bir dalga boyunda ışıkla aktive edilmesi ile gerçekleşen bir tedavi şeklidir. Işığa duyarlı maddeler belirli bir dalga boyundaki ışığa maruz bırakıldığında yakınındaki hücreleri öldüren bir reaktif oksijen türü oluşturur. Reaktif oksijen türleri apoptoz, vasküler yıkım ve immün tepkiyi tetikleyebilir yahut tümör hücrelerini doğrudan öldürebilir. Önerilen projenin amacı prostat kanser türlerinin tedavisine yönelik ve mevcut yöntemlerin alternatifi olan, Fotodinamik Terapi'nin prostat dokusunun optik karakterine ...
Alfa Spektrometresi ile Kobalt katkılı ZnO nano partiküller üzerine Th(IV) adsorpsiyonun ölçülmesi
Bu çalışmada, jel-tutuşma yöntemi kullanılarak üretilen nadir toprak elementi (NTE) katkılanmış ve katkısız çinko silikat (Zn2SiO4) malzemelerin yapısal ve kimyasal karakterizasyonları, X-ışını toz kırınım (XRD) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM-EDX) analizleri ile yapılacaktır. Karakterize edilen NTE katkılanmış ve katkısız Zn2SiO4 fosforlarının dozimetrik özellikleri ise termal uyarımlı lüminesans (TL) yöntemi kullanılarak test edilecektir. Dozimetrik malzemeler için önemli olan doğrusal doz-yanıt, yeniden kullanılabilirlik, sönme (fading), ısıtma hızının ve yüksek dozun etkisi gibi faktörler TL yöntemiyle belirlenecektir. Başlangıçtaki artış (IR), pik şekli (PS) ve bilgisayarla ışıma eğrisi çözümleme (CGCD) yöntemleri kullanılarak fosforlara ait ışıma eğrilerinin fiziksel karakterizasyonlarına ait TL kinetik parametreleri (aktivasyon enerjisi (Ea), frekans faktörü (s) ve kinetik mertebe (b) belirlenecektir. Ayrıca elde edilen ışıma eğrilerinin üst üste binen piklerden oluşup oluşmadığını Tm-Tstop deneyi yaparak CGCD ayrıştırma yöntemi ile karşılaştırılacaktır. Daha önce bu fosforlarla alakalı detaylı TL çalışması yapılmamış olması nedeniyle hem literatüre katkı sağlanacak hem de dozimetrik bir malzeme olarak kullanım alanları (kişisel, medikal, çevresel, yüksek doz dozimetresi vb.) tespit edilecektir.
Demirci ve Köprübaşı Bölgesinden Toplanan Likenlerde 210Po Aktivite Konsantrasyonunun Belirlenmesi
selestit cevherlerinin ultrasonik yöntemle zenginleştirilebilme potansiyelinin araştırılması
DEEA ve BTBA organik katyonları ile modifiye edilen Kula volkanitinin Uranyum adsorpsiyonlarının incelenmesi
Bazi Radyonüklitlerin Organik Katyonlarla Modifiye Edilen Kula Bazaltik Volkanitleri Tarafindan Adsorpsiyonlarinin İncelenmesi
İnorganik Ve Organik Katyonlarla Modifiye Edilen Kula Volkanitlerinin Uranyum Adsorpsiyonunun İncelenmesi
Modifiye edilmiş Kula volkanitinin adsorpsiyon özelliklerinin araşırılması
Demirci ve Köprübaşı yöresindeki bazı meyvelerde ağır metal ve ilaç kalıntılarının spektrofotometrik ve voltammetrik yolla analizi
Öğretmen Adaylarının Radyasyon ve Korunumu Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin Araştırılması ve Geliştirilmesi
Turunçgillerdeki Limonenin Spektrofotometrik ve İyonmetrik Tayininin yapılması
Doğal Metaryal Olan Kula Volkanik Cürufuna Uranyum VI Adsorbsiyonunun araştırılması