Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi için arama sonuçları Arama sonucu: 181812
1
Üriner Sistem Enfeksiyonu Olan Çocuklarda Plazma suPAR'ın Enfeksiyonun Erken Belirteç Olarak Kullanılması ve Renal Elastografi İle Korelasyonunun Araştırılması
HAKİM ÇELİK,ŞEVVAL MUTAF,SAFİYE KAFADAR,AYLİN GENÇLER,AYŞE DOĞAN
Üriner sistem enfeksiyonları (ÜSE), pediatrik popülasyonlarda yaygın olarak görülen ve önemli morbiditeye yol açabilen klinik durumldur. Bu enfeksiyonlar, çocuklarda renal skar oluşumu, hipertansiyon ve ileriki yaşamlarında böbrek yetmezliği riski gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir (1). Geleneksel teşhis yöntemleri, özellikle pediatrik hastalarda, invaziv ve zaman alıcı olabilir; ayrıca, erken evre enfeksiyonların saptanmasında yetersiz kalabilir. Bu nedenle, ÜSE'nin hızlı ve etkili bir şekilde teşhis edilmesi için yeni biyobelirteçlerin keşfi, pediatri alanında büyük bir araştırma alanı haline gelmiştir. Bu bağlamda, suPAR (soluble urokinase-type plasminogen activator receptor), çeşitli inflamatuar durumlar ve hastalıkların belirlenmesinde potansiyel bir biyobelirteç olarak öne çıkmaktadır. (2). Aynı zamanda, Böbreklerin Kayma dalgası elastografisi SWE de, böbreklerin inflamasyon ve fibrozisini göstermede noninvaziv her merkezde yapılabilen bir ultrasonografik yöntemdir. Soluble urokinase-type plasminogen activator receptor (suPAR), podositler, endotelyal hücreler ve bağışıklık hücreleri tarafından eksprese edilen urokinase-tip plazminojen aktivatör reseptörünün (uPAR) çözünür bir formudur ve sistemik inflamasyonun bir göstergesi olarak kabul edilir. Çeşitli çalışmalar, suPAR'ın böbrek hastalıkları, kardiyovasküler hastalıklar, sepsis ve Covid-19, gibi durumlarla ilişkili olduğunu ve erken bir belirteç olarak kullanılabildiğini göstermiştir (3,4,5,6,7). Özellikle ÜSE'nin erken aşamalarında suPAR düzeylerindeki artışın, hastalığın teşhisinde potansiyel bir belirteç olarak değerlendirilmektedir (8). Bu belirteçler, hastalığın şiddeti ve renal tutulumunun varlığına ilişkin önemli bilgiler sunabilir. suPAR'ın serum seviyelerinin ölçümü, özellikle, akut pyelonefritin renal skar oluşumu ve kronik böbrek hastalığına ilerleme riski açısından erken tanımlanmasında suPAR kritik bir rol oynayabilir. Böbreklerin Kayma dalgası elastogra...
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 12.02.2024-11.08.2025
2
Astronomi Dersi İçin Model Geliştirme
ZEYNEP ÖZŞEN,null null,HÜSEYİN KALKAN
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 16.11.2022-15.01.2024
3
28th Pharmaceutical and Biomedical Analysis Conference (PBA 2017)
MEHMET GÜMÜŞTAŞ
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 14.06.2017-14.09.2017
4
Yeni Nesil Opioidlerin Bağımlılık Tedavisinde kullanılan Naltrekson ve Metabolitinin Analizleri için Yenilikçi Yaklaşımların Geliştirilmesi
MEHMET GÜMÜŞTAŞ
Analitik Kimya, Biyoanalitik Yöntemler, Kromatografi, Farmasötik Analizler, validasyon, naltrekson, kromatografi, metabolit, ekstraksiyon,
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 15.12.2022-06.02.2023
5
Çarpımsal Hiper Halkaların İdealleri Üzerine
null null,UMMAHAN MERDİNAZ ACAR
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 04.06.2021-02.10.2023
6
ÜRİNER SİSTEM TAŞ HASTALIĞININ VÜCUT DIŞINDAN ŞOK DALGALARI İLE TAŞ KIRMA (ESWL) İLE TEDAVİSİNDE ULTRASONOGRAFİK VE FLOROSKOPİK TAŞ ODAKLAMA YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
ALPASLAN YÜKSEL,MUHAMMET ALİ KAYIKÇI,YUSUF ŞENOĞLU,DURSUN BABA
ÜRİNER SİSTEM TAŞ HASTALIĞININ VÜCUT DIŞINDAN ŞOK DALGALARI İLE TAŞ KIRMA (ESWL) İLE TEDAVİSİNDE ULTRASONOGRAFİK VE FLOROSKOPİK TAŞ ODAKLAMA YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASIBöbrek taşları tedavisinde vücut dışından şok dalgaları ile taş kırma (ESWL) tedavi alternatifleri içerinde önemli bir yer almaktadır. ESWL nin klinik kullanımında artışa sebep olan en önemli faktörler noninvaziv olması, kolay uygulanması, iş gücü kaybı olmaması ve hospitalizasyon gerektirmemesidir. ESWLnin bu avantajları nedeniyle taş hastalığı tedavisinde ilk kullanılan yöntemdir. Taş odaklamasında floroskopi ve ultrasonografi teknikleri kullanılmaktadır. Floroskopi kullanımı daha pratik olmakla birlikte hasta ve uygulayıcıya radyasyon maruziyetine bırakması sebebiyle dezavantajlıdır.Ultrason, ekstrakorporeal şok dalga litotripsi amaçlı böbrek taşlarının görüntülenmesi için idealdir. Ultrason, floraskopi ile saptanamayan radyolusent taşları lokalizeedebilir, taşların fragmantasyonunu gerçek zamanlı olarak izleyebilir, sağlıklı dokuya atış yapılmasını önleyebilir ve taşı stentten ayırt edebilir. Kullanımı hastaya ve klinisyenin radyasyona maruz kalmasını önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, sonografi kılavuzluğunda litotripsi, etkilenen böbrekte daha fazla değerlendirme gerektirebilecek insidental kitleleri ortaya çıkarabilir. İki farklı taş odaklama yönteminin taş temizleme bakımından karşılatırılması hem hasta hem uygulayıcı açısından önemli klinik kazanım sağlayacaktır. Çalışmamızda böbrek taşı nedenli ESWL kararı verilen 100 hasta iki gruba ayrılacak; sıra ile ultrason ve floskopi ile taş odaklanması yapılarak taş temizleme oranları, komplikasyon, radyasyon maruziyeti (skopi süresi), ESWL seans sayısı ve ek tedavi ihtiyacı karşılaştırılacaktır. Çalışmamız sonuda taş odaklamasında kullanılacak yöntemin güvenirliği ve etkinliğinin saptanması planlanmaktadır. Tas hastaların tedavisinde ekstrakorporial bir yöntem olan ESWLnin daha güvenli kullanımına ve yaralı olması olanağı sağlayabilir.
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 07.06.2021
7
Öğrencilerin yazılı ve sözlü argümanlarının çoklu gösterimlerinin ve muhakemelerinin araştırma sorgulamaya dayalı öğrenme ortamlarında incelenmesi
FATMA YAMAN
Kimya Eğitimi, Fen Bilimleri Eğitimi, Öğretmen Eğitimi, yazılı ve sözlü çoklu gösterim, argümantasyon tabanlı bilim öğrenme, yazılı ve sözlü argüman, yazılı ve sözlü muhakeme,
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 01.03.2022-03.04.2024
8
Sığır Hastalıklarının Görüntü İşleme Yöntemleri ile Tespit Edilmesi
ALİ TEZCAN SARIZEYBEK,ALİ HAKAN IŞIK
Tezin amacı sığır hastalıklarının mobil cihazlar için hazırlanan bir uygulamada kameradan alınan veriler üzerinden tespit edilmesidir. Sığır sahipleri için uzman bir görüş alınmadan önce; hazırlanan mobil uygulama ile hastalığın tespitini sağlamaktır. Aynı zamanda eğer veri kümesinde tespit edilmesi istenen hastalık yoksa kullanıcının kameradan çektikleri görüntüleri ve görüntü üzerinde hastalığın bulunduğu bölgenin koordinat değerlerini görüntü işlemenin yürütüleceği ve eğitimin gerçekleştirildiği sunucuya yükleyerek görüntü işleme modelinin veri kümesini istenildiği zaman genişletilmesi, hazırlanan görüntü işleme modelinin tekrar eğitilebilmesi amaçlanmaktadır. Bu sayede uygulama sürekli gelişebilecek, veri kümesinde var olan hastalık sayıları artabilecektir. Bu genel amaç çerçevesinde bazı soruların cevapları aranmıştır. Bu sorular; Sığır hastalıkları nesne algılama yöntemi ile tespit edilebilir mi?, Hangi sığır hastalıkları nesne algılama yöntemi ile tespit edilebilir?, Eğitilen görüntü işleme modeli tekrardan eğitilebilir mi?, Modelin tekrar eğitimi aşamasında eğitim süresi kısalır mı?, Görüntü işleme ile hastalık erken teşhis edilebilir mi?, Hazırlanacak olan uygulama herkesin kullanabileceği bir uygulama mı? dır. Sığır hastalıklarından olan Bovine Papillomatosis hastalığı, genellikle 2 yaşından küçük sığırlarda görülen yaygın viral bir deri hastalığıdır. Papilloma virüsü bu hastalığa sebep olmaktadır ve baş, boyun ve vücutta siğile yakın patojenik değişiklikler görülmektedir (Tan, v.d., 2012). Genetik veya çevresel faktörler varlığında kansere ilerleyebilir, karaciğer ve böbreğin mutajenik, göz ile tespit edilebilen, belirtileri başka hastalıklarla uyuşmayan bir hastalıktır. Papillomaviral enfeksiyon siğil oluşumuna yol açar, çoğu siğiller iyi huylu olmakla beraber süresiz olarak çoğalmazlar (Turk, v.d., 2005). Bu hastalığa benzer çok sayıda sığır hastalığı bulunmaktadır. Bu hastalıkların tespiti sığır besleyen insanlar için önemlidir; hastalığın erken ...
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 08.06.2022-06.09.2023
9
Airfryer Pişirme Tekniğinin Bitkisel Yağlar Üzerindeki Etkilerin İncelenmesi
null null,MUSTAFA TOPKAFA
Günümüzde, bireylerin zorlu çalışma şartları ve yoğun iş tempoları, yeterli ve dengeli beslenme için kendilerine ayırdıkları zamanı bir hayli kısıtlamaktadır. Yapılan araştırmalar hazırlama kolaylığı, ekonomikliği ve çalışan nüfusun damak tadına hitap etmesi bakımından airfryer pişirme tekniğine olan ilgi her geçen gün artmaktadır.Temel besin maddelerinden biri olan ve insan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan yağlar, oda sıcaklığında yüksek viskoziteye sahip, yüksek miktarda karbon ve hidrojen içeren, suyla karışmayan ancak eter, kloroform, benzen, aseton gibi organik çözücülerde çözünebilen maddelerdir. Bitkisel yağlar çoğunluklu olarak farklı zincir uzunluğu ve farklı doymamışlık derecelerine sahip yağ asitlerinin oluşturduğu gliseridlerden meydana gelmiş olan trigliserid karışımlardır(CHU ve LIN,1991). Yağların majör bileşeni trigliseritlerken minör bileşenleri serbest yağ asitleri, fosforlipitler, steroller, A, D, E ve K vitaminleri ve tokoferoller gibi gliserit harici maddelerdir. Yağlarda oksidasyon doymamış yağ asitleri ile meydana gelmektedir. Yağın oksidasyon düzeyi gıda endüstrisinde büyük önem taşır. Oksidasyon acılaşmaya, besin kalitesinin azalmasına ve gıdada zararlı bileşiklerin oluşmasına yol açar. Bu proje çalışmasında, dondurulmuş hazır parmak pateteslerin 2 farklı pişirme tekniği (airfryer pişirme, derin yağda kızartma) kullanılarak pişirilmesi ve pişirme sonunda kalan yağların, pişirme türü ve süresine bağlı olarak fiziko-kimyasal özelliklerinde meydana gelen değişimlerin tespit edilebilmesi amaçlanmaktadır. Pişirme sonunda kalan yağlar üzerinde serbest yağ asidi (FFA), peroksit sayısı (PV), yağ asit kompozisyonu, trigliserit kompozisyonu, konjuge dien ve trien (özgül abs.), tokoferol analizi gibi çeşitli analizler yapılacaktır.Önerilen proje çalışması ile günümüzde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlayan airfryer pişirme tekniği kullanılarak bitkisel yağların yapılarında meydana gelen fiziko-kimyasal değişimlerin incelenmesi ve gel...
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 05.05.2023-09.02.2024
10
Türkiye'de Yeraltı Edebiyat
null null,FETHİ DEMİR
Yeni Türk Edebiyatı, Yeraltı Edebiyatı, Marjinal Edebiyat, , ,
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 20.06.2016-30.10.2018
11
KÜRESEL EDEBİYAT
FETHİ DEMİR
Karşılaştırmalı Edebiyat, Küresel Edebiyat, Dünya Edebiyatı,
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 08.11.2022-14.05.2024
12
Simha-Somcynsky teorisinden hesaplanan boşluk kesrinin bir fonksiyonu olarak PVAc'nin relaksasyon zamanı
AYŞE YUMAK YAHŞİ,UĞUR YAHŞİ
Yoğun maddede elektronik olmayan taşınım özellikleri, Yoğun maddenin termal özellikleri, Simha Somcynsky Teorisi, relaksasyon zamanı, boşluk kesri, serbest hacim, polimerler,
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 12.12.2022-03.04.2024
13
Yaşlanma Sürecinde AGK-2 uygulamasının Pankreas Dokusunda Apoptoz ve Oksidatif Strese Etkisi
SAİDE MURATOĞLU,CANSU BABAHAN,ARZU KESKİN AKTAN,KAZİME GONCA AKBULUT
Yaşlanma, tüm vucüt dokuların fizyolojik ve biyokimyasal fonksiyonlarındaki azalma ile karakterize karmaşık bir süreçtir. Metabolik ve nörodejeneratif hastalıklar gibi birçok hastalığın gelişmesinde etkili olan önemli bir faktördür. Yaşlanmaya sebep olan faktörler teoriler şeklinde açıklanmaya çalışılmıştır. Bunlardan en çok üzerinde durulan serbest radikal teorisi ve hücre ölüm mekanizması yani apopitozdur (1). Yaşlanma ile birlikte azalmaya başlayan antioksidan enzimler hasarların daha fazla birikmesine ve oksidatif stresin artmasına sebep olur (2). Özellikle pankreas dokusunda yaşlanmanın etkisiyle atrofi, salgılarda azalma, insulin direnci ve programlanmış hücre ölümü artar (3). Böylece Tip-2 diyabet insidansı ve duyarlılığı da yaşlanma ile artış gösterir.Programlanmış hücre ölümü olan apopitoz, yaşlanma ile parallel olarak artar. İlerleyen yaşla birlikte artan serbest radikaller apoptotik sürecin de artmasına neden olur (4). Apoptozda rol alan kaspazlardan (sistein bağımlı aspartat spesifik proteazlar), özellikle kaspaz-8 ve kaspaz-3'ün yaşlanma ile parallel olarak artış gösterdiği literatürde yerini almıştır (4,5,6).Uzun yaşam proteini olarak adlandırılan sirtuinler, canlıda birçok hücresel olayı etkileyerek yaşam süresini arttırabilen, Nikotinamid Adenin Difosfat (NAD) bağlı histon/protein deasetilaz ailesinin üyelerindendir. Metabolizma, sirkadiyen ritim, gen ekspresyonu gibi birçok fizyolojik olayda yer aldıkları gibi kanser,nörodejeneratif hastalıklar ve inflamasyon gibi patolojik olaylarda da işlevleri vardır (7). Yaşlanmanın etkisiyle birlikte SIRT2 ekspresyonu hem korteks ve hipokampuste (8) hem de kolonda (9) artış göstermiştir.Arabidopsis guanylate kinase-2(AGK-2), SIRT2 spersifik inhibitörüdür. AGK-2 uygulanan yaşlı sıçanlarda korteks ve hipokampus dokularında SIRT2 düzeyi anlamlı bir şekilde düşük bulunmuştur (10). Beyinde bol miktarda eksprese edilen SIRT2'nin; karaciğer, akciğer, böbrek, pankreas gibi periferik organlarda da bulunduğu ve son
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 07.01.2019-07.07.2020
14
Yumurta tavuklarında partikül boyutu ve yem formunun performans ve yumurta kalite kriterleri üzerine etkileri
ENGİN YENİCE
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 22.02.2021-21.03.2024
15
Kanser hücreleri üzerine manyetik alan etkisinin araştırılması
ANIL ŞAHİN,SERKAN KAPANCIK,RECEP AKKAYA,BİRNUR AKKAYA
Kanser kontrolsüz gelişen ve bu anormal hücrelerin yayılması ile karakterize edilen bir hastalıktır. Anormal hücrelerin kontrolsüz yayılması engellenemez ise hastalık ölüm ile sonuçlanmaktadır. Bu hastalığın tedavisinde kimyasal ilaç, tıbbi bitkiler, radyoterapi, kemoterapi gibi çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Tüm bu yöntemler hücre bölünmesi ve yayılmasını kontrol edebilirken, yan etkileri nedeni ile çok iyi sonuç vermemektedir. Manyetiklik astım, diabet, göz problemleri, baş ağrısı, yaralanma, kilo alma, migren, karaciğer hastalıkları, hipertansiyon gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmış olmasına rağmen kanser hücreleri üzerine etkisi hala araştırmaya değer görülmektedir. Bu tezde iki farklı kanser hücre hatları (HT-29 (ATCC HTB-38) kolorektal adenokarsinom hücre hattı ve C6 (ATCC CCL-107) sıçan nöroblastom hücre hattı) üzerinde manyetik alan etkisi incelenecektir. Ortama konan kanser tedavi edici olduğu düşünülen antikanser ilaç varlığında (cisplatin) varlığında manyetik alana konarak tekrar kanser hücre hattı üzerinde değişen etkisi incelenecektir.
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 02.06.2020-01.10.2021
16
Manyetik ve hidrofobik modifiye edilmiş heparin türevinin hazırlanması, kimyasal ve biyolojik karakterizasyonu
RECEP AKKAYA,Nurgül Sarıaydin,BİRNUR AKKAYA
Heparin ve heparin benzeri malzeme, iltihaplanma, akciğer ve üreme hastalıkları, kardiyovasküler, nefro ve nöro-doku koruma ve onarımı gibi çok çeşitli biyolojik uygulamalar için anjiyogenez, ateroskleroz, metastaz, protozoa ve virüslere karşı bir ajan olarak test edilmiştir. Heparin, bir dizi biyolojik süreçte anahtar rol oynayan, yüksek oranda sülfatlanmış, doğal olarak oluşan bir polisakkarittir. Benzer heparin-taklit edici malzemeler ayrıca, antikoagülasyon, doku rejenerasyonu, anti-inflamasyon ve protein stabilizasyonu ve kanser tedavisinde antikoagülan dahil olmak üzere bu vücut polisakaritinin çeşitli fonksiyonları nedeniyle terapötik uygulamalar için geniş çapta incelenmiştir. Heparin, pıhtılaşma önleyici ve pıhtılaşma önleyici olmayan, anti-kanser aktiviteye sahip olarak önemli bir rol oynar.Sunulan projenin amacı, heparinin oleic acid ile modifikasyonu, manyetik özellik kazandırılması, FT-IR, NMR, SEM/TEM, VSM, TG/DTA, XRD ile kimyasal karakterizasyonunun sağlanması ve antikoagulasyon, antikanser etkilerinin, manyetik alan altında bakılmasıdır.
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 16.06.2022-15.06.2024
17
Kitosan-poli(akrilamid-maleik asit) kompozitinin sentezi, karakterizasyonu ve sulu çözeltiden lizozim adsorpsiyonunun çalışılması
RECEP AKKAYA,Arife Nazlım,Nurgül Sarıaydin,BİRNUR AKKAYA
Bu çalışmada ilk olarak kitosan ile modifiye edilmiş poli(akrilamid-ko-maleik asit) (PAA-MA) kompoziti çöktürme polimerizasyonu ile hazırlanacaktır. Hazırlanan kompozitler (kitosan/PAA-MA), fourier transform kızılötesi spektroskopisi (FTIR) ve X-ışını kırınımı (XRD) ile karakterize edilecektir. Daha sonra kitosan/PAA-MA kompozitleri kullanılarak örnek protein lizozim konsantrasyonu, pH, iyonik kuvvetler ve sıcaklık gibi lizozim adsorpsiyonuna etkisi olan parametreler için optimum koşullar belirlenecektir. Lizozim, optimum koşullar altında kitosan/PAA-MA kompozitleri kullanılarak çözeltisinden adsorpsiyonu ve desorpsiyonu elektroforez ile gösterilecektir. Kitosan/PAA-MA kompozitlerinin yüksek adsorpsiyon performansı incelenerek. Lizozimin desorpsiyonu ve PAA-MA ile modifiye edilmiş kitosan kompozitlerinin yeniden kullanılabilirliği de test edilecektir. Bu çalışma, tatmin edici sonuçlarla kitosan/PAA-MA kompozitlerini kullanarak lizozim adsorpsiyonunda kullanışlı olup olmadığına karar verilecektir. Bu proje bitiminde elde edilecek sonuçlar ile daha sonra lizozim yüklenmesi, salımı, antimikrobiyal ve antibiyofilm çalışmaları yapılacaktır.
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 09.03.2022-08.03.2024
18
MEME KANSERİNDE (HÜCRE HATTINDA) ALJİNAT VE TÜREVLERİNİN APOPTOZUNUN İRDELENMESİ
BİRNUR AKKAYA,SERKAN KAPANCIK,RECEP AKKAYA
Kanser nedeniyle meydana gelen ölümler, kardiyovasküler hastalıklar sonucu ortaya çıkan ölümlerin ardından ikinci sırada yer almaktadır. Meme kanseri ise kadınlar arasında sıklıkla görülen ve ölüm oranı oldukça yüksek olan kanser türüdür. Aljinat türevlerinin anti kanser özelliklerinin yanı sıra iyi birer kemoterapik ilaç taşıyıcı molekülleri olmaları nedeniyle kanser araştırmalarındaki önemi giderek artmakta ve bu konuda yapılan çalışmalar literatürde geniş yer bulmaktadır. Kanserli dokularda apoptoz mekanizmasının moleküler temelde bozularak kanserli hücrelerin apoptoza gitme konusunda direnç göstermesi ile birlikte kanserin ilerlemesi gerçekleşmektedir. Bu nedenle kanser çalışmaları hücre proliferasyonuna odaklandığı kadar hücre ölümüne yani apoptoza da odaklanmaktadır. Aljinat türevlerinin anti kanser etkinliği ile ilgili yaptığımız öncül çalışmalarda, aljinatın meme kanseri hücrelerinden olan MCF-7 hücrelerinin apoptozunda artışa neden olarak hücre proliferasyonunda azalmaya neden olduğunu belirledik. Fakat, bu öncül çalışmamızda, aljinatın MCF-7 hücrelerinde apoptoza nasıl aracılık ettiğini moleküler temelde incelemedik. Bu nedenle, bu projemizde, MCF-7 hücrelerinde aljinatın apoptoz üzerine etkisini apoptoz ile ilişkili genlerin ekspresyonlarına array kit aracılığıyla bakarak incelemeyi ve buradan yola çıkarak aljinatın anti kanser etkinliğine neden olan moleküler yolları ortaya koymayı amaçlamaktayız.
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 07.07.2023-06.07.2024
19
Pulmoner Hipertansiyon Hastalarında Poliamin Sentezinde Yer Alan Enzim Düzeylerinin Belirlenmesi
RECEP AKKAYA,SERKAN KAPANCIK,ANIL ŞAHİN,BİRNUR AKKAYA
Poliaminler spermidin ve spermin, pozitif yüklü alifatik moleküllerdir. Nükleik asit ve protein yapılarının düzenlenmesinde, protein sentezinde, protein ve nükleik asit etkileşimlerinde, oksidatif dengede ve hücre çoğalmasında kritik öneme sahiptirler. Hücresel poliamin seviyeleri, ithalat, ihracat, de novo sentez ve katabolizma yoluyla sıkı bir şekilde kontrol edilir. Poliamin metabolizmasında yer alan enzimler ve enzimatik kaskadlar iyi karakterize edilmiştir. Bu bilgi, araştırma ve tıbbi uygulamalar için yeni bileşiklerin geliştirilmesi için kullanılmıştır. Ayrıca araştırmalar, hastalarda spontan mutasyonların, farelerde genetik mühendisliğinin bir sonucu olarak poliamin seviyelerindeki ve bunların metabolik yollarındaki bozuklukların, çoklu uyumsuz değişikliklerle ilişkili olduğunu göstermiştir. Değiştirilmiş poliamin metabolizmasının olumsuz etkileri in vitro modellerde de gösterilmiştir. Bu çalışma kapsamında poliamin sentezleyen enzimlerin düzeyleri heparin kullanan ve kullanmayan hastalarda araştırılarak ileride bu bilgiler ışığında hastalığın tedavisi ile ilgili yeni bilgiler edinilecektir.
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 07.07.2023-06.07.2024
20
ALTERNATİF NOVEL PİŞİRME YÖNTEMLERİNİN SEÇİLİ 5 GELENEKSEL GIDALARDA UYGULANABİLİRLİĞİ
ERDOĞAN BOZAN,SÜLEYMAN GÖKMEN
Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi Tamamlandı 27.10.2021-26.07.2023